Sinem hayatından sessizce çıkıp giden ruh ikizinin ardından büyük bir boşluğa düşmüştü. Ruh ikiziyle beraber geçirdiği güzel anlardan ayrılmak onda kara büyü etkisi yapmıştı sanki. Kimseyle konuşmuyor, kimseye derdiyle ilgili tek bir kelime dahi söylemiyordu. Aslında bu durumdan memnun değildi. Fakat nasıl bir çıkış bulacaktı onu da yaşayarak görecekti. Aylardan mayıstı. Her yer mis gibi güllerle bezenmiş, doğa tüm ihtişamını gözler önüne sermişken o bu sebepsiz gidişin aslında gerçek sebebinin kendisi olmadığı gerçeğiyle yüzleşti. Günlerce kendisini suçlamıştı. Meğerse; her bitiş yeni başlangıçları doğuracaktı. Bu kadersel döngü Sinem için yaşanması gerekli bir süreçti. Yüreği saf bir kızdı Sinem. İnsanlara çabuk güvenir bir o kadar da hayal kırıklığı yaşardı. Her hayal kırıklığı korkusunu da tetiklemişti.
“Neyden korkuyordu?’’
Yalnızlıktan mı? Terk edilmekten mi? Sevilmemekten mi? Bu sorular beynini kemiriyordu.
Babası da yıllar önce terk etmemiş miydi? O zaman vakti gelen giderdi aslında. Birileri hayatından çıkar, başka birileri hayatına girerdi. O yüzden akışta olmak ve hayatı olduğu gibi özümsemek gerektiğini öğrenmekte geç mi kalmıştı acaba? O da herkes gibi biliyordu aslında. Yaşam, senin hayata bakışını değiştirmezsen değişmeyecekti. Hayatının en güzel farkındalığını yaşadığı ruh ikizi ondan çok uzaklara gitse bile yaşam yeni sürprizlere gebeydi. Bu karmaşık ruh hali onda belirsizlik hissini çoğaltıyor aynı zamanda fiziksel rahatsızlıklarını da tetikliyordu. İnsanlara fazla mana yükledikçe bir şeyler ters gidiyor inadına herkes ondan uzaklaşıyordu. Bu onda kaygıyı arttırıyor aynı zamanda da öfkeyi çağrıştırıyordu. Öfkeliydi. Hayata, insanlara, değer verip sonunda gidenlere, emeğini sömürenlere kısaca geçmişine. Tam mutlu oldum derken başka bir sebep yoluna çıkıyor yine tökezliyordu. Değişmesi gereken kendisiydi. Bunu artık anlamıştı.
Herkese altın muamelesi yapmanın anlamı yoktu. Doğada her şey altın değerinde bile olsa demire de ihtiyaç vardı, bakıra da. Doğası demire yakın olan birine altın muamelesi yaparsan tökezliyorsun. Bunu sonunda çok iyi anlamıştı. Aslında kendisi altındı. Başkalarına o kadar değer veriyordu ki kendi değerini unutuyordu. Değerini hatırlatan her olay sonunda Sinem’i daha da güçlendirmeye başlamıştı. Güçlü kızdı Sinem. Artık her yaşadığı olayda kendini yargılama huyundan vazgeçip yaşamın rutinine geri döndü.
Mine Kar Özbek 02/02/2021