pendik escortbostancı escortkadıköy escortataşehir escortEvolve casinoCbet casinoHyper casinoDrift casinoBetsson casinopasgolistanbul escort bayanhttps://www.digitalnorthampton.com/https://www.cafeneve.com/https://thechelseatreehouse.com/deneme bonusuistanbul escortbetewingaziantep escortgaziantep escortporno izle1xbet girişistanbul escortbeylikdüzü escortbets10 girişstakebetexper güncel girişmarsbahis girişbaywingrandpashabetgrandpashabetjackbetjackbetdeneme bonusu veren siteler 2024casibomHalkalı escortKıbrıs night clubTekirdağ escortSultanbeyli escortSancaktepe escortcasibomankara escortGrandpashabetbetwoonspincoGrandpashabetjojobet girişCasibomgrandpashabet 2198betistmeritkingJojobetultrabetultrabetcasibom girişgalabetcasibom güncel girişjojobetjojobetjojobetjojobetjojobet girişextrabetcasibom girişcasibomcasibom güncelcasibom güncel girişbetturkeymarsbahisBETPARKjojobetextrabetmeritkingcasibom girişextrabetcasibomcasibomcasibomDeneme Bonusu Veren Sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerbetewinjojobet güncel girişmatadorbet girişmarsbahis girişcoinbarmarsbahisonwinmeritking girişasyabahis güncelPusulabet güncel girişcasibomcasibomimajbetmatbetcasibomzlot güncel girişcasibom girişcasibom girişcasibom giriş güncelasyabahisngsbahisbahigomeritking girişcasibom girişjojobet girişjojobet girişmarsbahis güncel girişmatadorbet güncel girişmatadorbet güncel girişmatadorbet güncel girişgrandpashabet güncel girişbetcupvbetdumanbetsafirbetbetmoonhiltonbetsafirbetsahabet güncel girişsekabet güncel girişsafirbetUltrabet güncel girişcasibommeritkingcasibommatadorbetgrandpashabetsahabetonwinsekabetonwinholiganbetjojobetzlot girişzlot güncel girişMeritkingonwin güncel girişbetwooncasibomsekabet girişholiganbetAlsancak Escortdumanbet girişmatadorbetcasibomcasibomcasibom girişgrandpashabetbettilt girişcasibom girişCasibom girişimajbetmarsbahis girişcasibom güncel girişcasibom girişcasibom girişMeritking Güncel Girişdeneme bonusu veren sitelerbetpark girişcasibom girişGrandpashabetbetwooncasino sitelerijojobetGrandpashabet GirişonwinBuca Escortbaywin girişbaywinbetciocasibomcasibom girişgrandpashabetgrandpashabet girişcasinolevantbettilt
Kategoriler
Blog

Darağacının Kefareti – Yeşim Özen Silsüpür

Sahibi olduğumuz kafenin bir etkinliği olan, yıllardır devam eden bir kitap kulübümüz var; Meraklı okuyucular kulübü. Dünya edebiyatından pek çok yazarın eserlerini bir araya gelerek konuşuyor tartışıyoruz. Bazı kitap konu ve içeriklerini bahane ederek geziler düzenliyoruz. Aslında kitap ve gezi fikrine yıllar önce yaptığımız bir seyahat ilham oldu. O seyahatte Engin Geçtan’ın Tren kitabını Afyon’da buluşup beraber okuyup tartışmıştık. Kocatepe’de Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük taarruz emrini verdiğinde ne hissettiğini deneyimlemek için Kocatepe’de bir çalışma yapmış ve biz de bir başka taarruz başlatmıştık.

Bu taarruz devam ediyormuş demek ki yine Engin hocanın Tren kitabı vesile oldu ve kendimizi trenle Eskişehir’e giderken bulduk. Tren’de, tesadüf bu ya emekli hakime sevgili Leyla hanım ile tanıştık. Hayatımızda önemli bir sorunu çözmemizi sağladı. Bir başka gezimiz Turgut Özakman’ın Çılgın Türkler Kıbrıs kitabı ile Kıbrıs’a oldu.

Uzatmayım bu sefer gezimiz kısa bir mesafeye Ulucanlaraydı. Nazım Hikmet Yaşar Kemal gibi pek çok yazar ünlü politikacıların tutuklu veya mahkum kaldığı cezaevi müze olmuştu ve biz meraklılar müzeyi ziyarete gittik. O ufak avlularda yapılan yürüyüşlerde kim bilir ne kefaretler ödenmişti. Cezaevi müzede olsa taşıdığı anlam ve önemi o kadar ağırdı ki arkadaşlarıma huzur yürüyüşünü anlatıp orada uygulatmak istedim. Arkadaşlarımın arasında huzur yürüyüşü nedir ilgisini çekenler gerçekten uygulamak için çaba gösterdiler ancak kalabalık ortam çok fırsat vermedi. Ortamın etkisiyle ağlayanlarla üzülenlerle duygu dolu bir ziyaret olmuştu. Katılanlar bir an önce oradan ayrılmak istedi. Bir iki kişi biraz daha kaldık. Bahçede püfür püfür bir hava da ağaçların gölgesinde çay kahve içerken en yakın zamanda tekrar gelmeye karar verdim. O boş avlular, koğuşlar, taş tuvaletler, mutfaklar, hücreler, Hilton odası aslında eski misafirlerin kefaretleriyle öyle doluydu ki. Hapishanenin son mahkumu ise zaten tüm azametiyle hala hapisteydi.

Ve bir hafta sonra tekrar Ulucanlar’a geldim. O’nu ziyarete gelmiştim. Son mahkuma; Darağacına.

Darağacı ömür boyu müebbet almıştı. İşte tekrar karşı karşıyaydık.

Tam önündeyken arkadan bir ses

‘Yeşim abla inanmıyorum burada işin ne? dedi.

Döndüm. Ezgiydi seslenen . Kafemizde öğrenciyken garsonluk yapmış mezun olunca İstanbul’a geri dönmüştü. Ankara’ya her gelişinde mutlaka bize uğrardı. Müzelerle ilgili bir tura katılmış. Birkaç saat Ankara’da kalıp sonra başka bir şehre geçeceklermiş.

‘Aklımdasınız bu sefer ziyaret edemeyeceğim diye üzülüyordum görünce çok şaşırdım’ dedi.

‘Benden habersiz gelirsen işte cezaevinde bile olsan bulurum’ dedim. Gülüştük.

‘Neden buraya geldin’ diye sordu.

‘Darağacını ziyarete’ geldim dedim. ‘Buradaki tek mahkum O’ Espri yaptığımı sandı ama ben ciddiydim.

Adı ne ? Suçu neymiş’ diye sordu.
‘Suçu yok Varoluşunun sebebi görevi. Haksız yere hapiste yatanlardan. Adı

Darağacı ama bak şimdi içimden ona Yaşar adını koymak geldi. Hah tamam Yaşar yakıştı.

Kahkahayla güldü. Yalnız mısın birazdan gitmek zorundayım? dedi. Arkadaşım gelecek yalnız değilim dedim. Gitme zamanı gelmişti. Vedalaştık.

Kısa bir süre sonra uzaktan bana el sallayan Burcu’yu gördüm. Burcu Tülay hocamın kızı ama bizim çocukluk arkadaşımız. Ünlü bir üniversitenin güzel Sanatlar fakültesinde bölüm başkanı. Bu sefer ziyaretime hazırlıklı gelmiş resim kağıdı ve boyalarımı ve Burcu’mu almıştım. Burcu’ya ne amaçla geldiğimizi anlattım. Kefaret yürüyüşünü ayrı ayrı avlularda koğuşlarda yaptık saatlerce

Sonrasında çay bahçesinde oturduk Renkli boyalarla o an hissettiklerimizi elimizi serbest bırakarak kağıda aktardık. Aklıma bir fikir geldi çizdiklerimden. Affetmek özellikle kendimizi affetmek çok önemliydi. Mahkumlar hep AF çıksın diye bekler. Kendini affetmedikçe AF çıksa da dışarda yine aynı suç işlenip tekrar geri dönülür. Yine AF çıksın diye beklenir. Gözümün önüne bir afiş geldi. Af çıktı başlığıydı ama bu af başka af. Mahkumlar affetmeyi öğrenirse suçu tekrar etmeme olasılığı kuvvetlenebilirdi. Direnç gösterdikleri her ne iste serbest bırakmak demekti belki affetmek. Tövbe etme cesaretiydi belki.

Peki ya Yaşar ne yapmalıydı şimdi? Cevap aşağıda sırlanmış. O gün çizdim. Sırlarınızla ne yapacağınıza siz karar vereceksiniz.

Kategoriler
Blog Psikoterapi

Psikoterapi Antalya

Psikoterapi, insanlara yardım etmeyi amaçlayan, hastalar ve terapistler arasındaki iyileşme sürecini geliştirmeyi hedefleyen etkileşim ve iletişimi içeren uzun soluklu terapötik işlemlerdir:

  • Daha az endişeli, kaygı ve korku yaşamadan veya kişiyi depresif hale getirecek duygusal sıkıntılardan kurtulmak,
  • Hayal kırıklığı, keder, aile sorunları ve iş veya kariyer tatminsizliği gibi yaşamdaki sorunlara çözüm getirmek.
  • Üretken bir şekilde çalışmayı ve kişisel ilişkilerden haz almayı engelleyen düşünme ve davranış yöntemlerini değiştirmek.

Psikoterapi, bir kişinin geçmişi ve onu yardım aramaya iten endişeler hakkında ilk değerlendirmeyle başlar. Bu ilk değerlendirmeyi takiben, hasta ve terapist tedavi sözleşmesi adı verilen bir anlaşmaya varırlar. Tedavi sözleşmesi, tedavinin hedeflerini, tedavi prosedürlerini ve tedavi seanslarının zamanı, yeri ve süresi için düzenli bir program anlamına gelmektedir. Bazen bu tedavi sözleşmesi açıkça yazılır, ancak daha çok hasta ve terapist arasında tartışılarak geliştirilir.

Bir psikoterapistle konuşmak,  üç açıdan bir arkadaşla konuşmaktan farklıdır ve iyileşme olasılığını artırır:

  • Arkadaşlar dinleyebilir ve tavsiyelerde bulunabilir ve istekli olabilir, ancak nitelikli ve usulüne uygun lisanslı psikoterapistler, psikolojik sorunları anlama konusunda uzmanlaşmış eğitim ve deneyime sahip eğitimli profesyonellerdir.
  • Arkadaşlıklar tipik olarak insanların sırayla birbirlerine yardımcı olduğu karşılıklı ilişkiler iken, psikoterapi tamamen hastanın iyiliğine ve iyileşmesine adanmıştır. Psikoterapi, yalnızca hastanın semptomların giderilmesi, sorun çözümleri veya yaşam tarzı değişiklikleri konusundaki ihtiyaçlarına odaklanır.
  • Psikoterapi, genellikle arkadaşlıkları karakterize eden karşılıklılık, kayıt dışılık ve çoklu ortak ilgi alanlarının aksine, belirlenen bir zamanda düzenli olarak buluşmak, hastanın endişeleri hakkında konuşmak ve hastanın en iyisine hizmet ettiği sürece toplantıya devam etmek için resmi bir taahhüt içerir.

Pek çok farklı psikoterapi türü, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine, yaşam sorunlarını çözmelerine ve tutumlarını ve davranışlarını yapıcı yollarla değiştirmelerine yardımcı olmada etkili olduğunu kanıtladı. Bilgili psikoterapistler, bir hastanın ihtiyaçlarını ve endişelerini ele almak için çok uygun olduğu kabul edilen bir tedavi yaklaşımını seçer ve önerirler ve prosedürlerini her bir hastanın kişilik tarzına ve yaşam koşullarına uyacak şekilde uyarlarlar.

Antalya Ruhbilim Okulu, psikoterapi üzerine araştırma geliştirme çalışmaları geliştiren limited bir şirkettir. Dr. Murat Kemaloğlu’nun başkanlığını yaptığı Antalya Ruhbilim Okulu, dünyanın dört bir yanından psikoterapi hizmeti almak için hasta ve danışanlarına yardımcı olmaktadır. Antalya’da psikoterapi hizmeti almak isteyenler bizimle iletişim kurabilirler.

Kategoriler
Blog Videolar

Yazarak İyileşme Süreci Üzerine Mine Hanım İle Ufak Bir Söyleşi

Yazarak İyileşme Programı katılımcılarından Mine Kar Özbek ile Yazarak İyileşme süreci üzerine yapmış olduğumuz ufak bir söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedik. Mine Hanım kendi Yazarak İyileşme sürecini ve bu süreçte yapmış olduğu gözlemleri ışığında sorularımızı yanıtladı. Yazarak İyileşme süreci hakkında daha fazla bilgi almak için instagram: @drmuratkemaloglu sayfasını takip edebilir ya da www.ruhbilimokulu.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

YouTube kanalımızı takip ederek yeni gelecek içeriklerden haberdar olabilirsiniz. Esen Kalın…

Kategoriler
Blog Psikoterapi Araştırma İnceleme

Depresyonun İnternet Üzerinden Tedavisi

Kapsamlı bir yeni çalışmada, Indiana Üniversitesi psikologları, bir dizi kendi kendine yönlendirilen, internet tabanlı terapi platformunun depresyonu etkili bir şekilde azalttığını buldu.

Toplam 4.781 katılımcı ile önceden var olan 21 çalışmanın gözden geçirildiği çalışma, Journal of Medical Internet Research dergisinin Kasım sayısında yayımlandı. Çalışma, Indiana Üniversitesi Bloomington Sanat ve Bilim Koleji Psikolojik ve Beyin Bilimleri Bölümü’nde klinik profesör olan Lorenzo Lorenzo-Luaces tarafından yönetildi.

Son birkaç yılda, birçok internet tabanlı uygulama ve web sitesi depresyonu tedavi etmek üzere platformlar oluşturdu. Indiana Üniversitesi çalışmasının konuları özellikle depresyon ve diğer zihinsel bozuklukların semptomlarını hafifletmek için değişen düşünce kalıplarına ve davranışlarına odaklanan bir psikoterapi şekli olan bilişsel davranışçı terapi ile tedavi sağlayan uygulamalardı.

Önceki çalışmalar, bir dizi yöntem kullanarak bireysel internet tabanlı bilişsel davranışçı terapi uygulamalarının veya iCBT’nin etkinliğini incelemişti. Ancak bu çalışmaya kadar, daha ağır depresyonu olan veya anksiyete veya alkol bağımlılığı gibi ek durumları olan hastalar hariç tutularak bu tedavilerin etkilerinin şişirilip şişirilmediğini hiçbir çalışma incelememiştir.

Lorenzo-Luaces, “Bu çalışmadan önce, geçmiş çalışmaların muhtemelen çok hafif depresyonu olan insanlara, başka zihinsel sağlık sorunları olmayan ve intihar riski düşük olan kişilere odaklandığını düşünüyordum” dedi. “Benim için sürpriz oldu, durum böyle değildi. Bilim, bu uygulamaların ve platformların çok sayıda insana yardımcı olabileceğini öne sürüyor.”

Lorenzo-Luaces için, internet tabanlı bilişsel davranışçı terapi uygulamaları önemli bir halk sağlığı sorununu ele almak için önemli bir yeni araçtır: depresyon gibi zihinsel sağlık bozuklukları olan bireylerin, onları tedavi etmek için mevcut zihinsel sağlık kurumlarından çok daha fazla olması.

“Her dört kişiden birine yakını majör depresif bozukluk kriterlerini karşılıyor,” diyen Lorenzo-Luaces, “Hafif depresyonu olan veya birkaç semptomla bir hafta veya bir aydır depresyonda olan kişileri dahil ederseniz, sayı artar ve onlara hizmet edebilecek psikolog sayısını aşar,” dedi ve depresyonu olan kişilerin sağlık sistemi için de pahalıya mal olduğunu da sözlerine ekledi.

Lorenzo-Luaces, “Birinci basamak hekimlerini diğerlerinden daha sık ziyaret etme eğilimindeler,” dedi. “Daha fazla tıbbi sorunları var ve depresyonları bazen diğer tıbbi sorunlar için ilaçlarını almalarına engel oluyor.”

Lorenzo-Luaces ve ortakları, 21 çalışmanın “meta-regresyon analizini” yaparak, internet tabanlı terapi platformlarının depresyonu etkili bir şekilde hafiflettiklerini kararlı bir şekilde belirlediler. Merkezi bir soru, önceki çalışmaların ağır depresyonu olan kişileri dışlayarak bu sistemlerin etkilerinin gücünü çarpıtıp çarpıtmadığını belirlemekti.

Sonuç, uygulamaların hafif, orta ve şiddetli depresyon durumlarında işe yaradığını gösteriyordu.

Analizdeki çalışmaların çoğu, internet tabanlı bilişsel davranışçı terapi uygulamalarının kullanımını, terapi için bir bekleme listesine yerleştirmeye veya kullanıcıya zayıf önerilerde bulunan bir “sahte uygulama” kullanımına benzetti. Bu durumlarda, İTBD uygulamaları önemli ölçüde daha iyi çalıştı.

Hem yüz yüze terapi hem de antidepresanların hala sadece iCBT uygulamalarından daha etkili olabileceğini söyleyen Lorenzo-Luaces, “Bu, ilaçlarınızı almayı bırakmanız ve en yakın uygulama mağazasına gitmeniz gerektiği anlamına gelmiyor” diye ekledi.

“İnsanlar biraz rehberlik ettiklerinde daha iyisini yapmaya eğilimlidirler,” dedi. Ancak Lorenzo-Luaces, 10 ila 15 dakikalık bir check-in’in birçok insan için yeterli olabileceğini ve sağlık hizmeti sunan kurumların daha fazla hasta görmelerini sağlayabileceğini de sözlerine ekledi.

Uygulama tabanlı terapi, kırsal alanlarda uzun mesafeler veya esnek olmayan çalışma programları gibi lojistik engeller nedeniyle yüz yüze terapiye erişimin sınırlı olduğu durumlarda da avantajlıdır.

Lorenzo-Luaces, “ICBT uygulamaları öğrendiğimiz yöntemleri alıyor ve bunlardan yararlanabilecek birçok kişinin kullanımına sağlıyor,” dedi ve “Heyecan verici bir gelişme,” diye de ekledi.

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2018/12/181211122436.htm

Görsel: The Economic Times

Çeviri: Antalya Ruhbilim Okulu Çeviri Ekibi.

Kategoriler
Blog Psikoterapi

Psikiyatri Alanına Giren Başlıca Hastalıklar

Ruhsal bozukluklar nelerdir?
Ruhsal bozukluklar (veya akıl hastalıkları) düşünmenizi, hissetmenizi, ruh halinizi ve davranışınızı etkileyen durumlardır. Ara sıra veya uzun süreli (kronik) olabilirler. Başkalarıyla ilişki kurma ve her gün işlev görme becerinizi etkileyebilirler.

Ruh sağlığı duygular, düşünme, iletişim, öğrenme, dayanıklılık, umut ve özsaygının temelidir. Ruh sağlığı aynı zamanda ilişkiler, kişisel ve duygusal esenlik ve topluma katkıda bulunmanın da anahtarıdır. Ruh sağlığı genel refahın bir bileşenidir. Fiziksel sağlığı etkileyebilir ve ondan etkilenebilir.

Akıl hastalığı olan birçok kişi bu konuda konuşmak istemez. Ancak akıl hastalığı utanılacak bir şey değildir! Tıpkı kalp hastalığı veya diyabet gibi tıbbi bir durumdur. Ve ruh sağlığı sorunları tedavi edilebilir. İnsan beyninin nasıl çalıştığına dair anlayışımızı sürekli olarak genişletiyoruz ve insanların ruh sağlığı koşullarını başarılı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olacak tedaviler mevcuttur.

Akıl hastalıkları ayrım gözetmez; yaş, cinsiyet, coğrafya, gelir, sosyal statü, ırk, etnik köken, din/maneviyat, cinsel yönelim, geçmiş veya kültürel kimliğin diğer yönlerinden bağımsız olarak herkesi etkileyebilir. Akıl hastalığı her yaşta ortaya çıkabilirken, tüm akıl hastalıklarının dörtte üçü 24 yaşına kadar başlamaktadır.

Psikiyatri alanına giren ruh sağlığı ve hastalıkları ne demek, bu hastalıklar nelerdir, gibi pek soruyla karşılaşırız. Psikiyatri alanına giren başlıca zihinsel hastalıklar şu şekildedir:

●    Anksiyete Bozuklukları (panik bozukluğu, sosyal fobi, obsesif – kompulsif bozukluk…),
●    Duygu – Durum Bozuklukları (depresif bozukluk, manik – depresif bozukluk…),
●    Psikolojik Kökenli Ağrı Bozukluğu,
●    Yeme Bozuklukları (Anoreksiya nervoza, Bulimia nervoza),
●    Uyku Bozuklukları,
●    Uyum Bozuklukları,
●    Dürtü Kontrol Bozuklukları (öfke kontrol bozukluğu, saç yolma bozukluğu…),
●    Evlilik Sorunları,
●    Cinsel İşlev Bozuklukları,
●    İletişim Sorunları,
●    Psikotik Bozukluklar,
●    Konsültasyon – Liyezon Psikiyatrisi, şeklindedir.

Kategoriler
Blog Psikoterapi

Psikiyatrist mi? Psikoterapist mi? Psikolog mu? Ruh Sağlığında Kim Kimdir

Bugün birçok insan ruh sağlığı alanında hizmet veren uzmanların rol ve görevleri konusunda kafa karışıklığı yaşadığını biliyoruz. Peki bu uzmanları birbirinden nasıl ayırt edeceğiz? Psikolog ile psikiyatrist arasındaki farklar nelerdir? Psikoterapist kimdir? Ruh sağlığı uzmanları ile yaşam koçları arasındaki farklar nelerdir? Antalya Ruhbilim Okulu olarak ruh sağlığı alanında 30 yılı aşkın hizmet veren bir kuruluş olarak bütün kavram ve unvanlar hakkında gerekli bilgiyi sayfalarımızda sunuyoruz.

Diyelim ki bir terapistle görüşme ihtiyacınız var. Ancak o kadar çok unvan var ki, bütün bu farklılıklar yüzünden kafanız karışıyor ve  adım atmakta güçlük çekiyorsunuz. Çünkü gerçekte sorununuzun çözümü için hangi uzmana başvuracağınız konusunda emin değilsiniz.

Psikiyatrist, psikolog, psikanalist, psikofarmakolog, psikoterapist! Hatta günümüzde danışmanlık hizmetleri veren ve çoğu kez ruh sağlığı uzmanlarıyla karıştırılan yaşam koçları vb. unvanlar da araya girince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Psikoloji, insanların davranışlarını, zihinsel süreçlerini ve duygusal yaşamlarını bilimsel yöntemler kullanarak açıklamaya ve değerlendirmeye yönelik temel bir bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Bu alanda eğitim gören ve değişik branşlarda yetkinleşen uzmanlar farklı unvanlarla anılmakta ve çalışmaları da farklılıklar arz etmektedir.

Şimdi tek tek bu unvanları ve uzmanlıkların ne olduğunu ve neler yaptıklarını açıklayalım:

Psikolog – Psikolog kimdir? Türkiye’de Yüksek Öğretim Kurumu’nun müfredatına göre 4 yıllık psikoloji lisans bölümünü bitirenlere verilen unvandır. Üniversitelerin Psikoloji Lisans programlarından mezun olan kişiler psikolog unvanı kullanma hakkını elde etmektedirler. Türk Psikologlar Derneği, psikolog’u şu şekilde tanımlamaktadır: “YÖK tarafından kabul edilen yurtiçi psikoloji lisans programları ile denkliği YÖK tarafından kabul edilen yurtdışı psikoloji lisans programlarından lisans derecesi ile mezun olan kişiler, psikolog unvanı kullanma hakkı taşımaktadır. Psikologlar, bireyin bireysel ve toplumsal tutum, davranış, düşünme ve duygu durumlarını inceleyen; davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel tanım ve açıklamalarını temel alan meslek mensuplarıdır.”
Bir psikolog psikolojide lisans programını tamamladıktan sonra yine psikolojinin alt dallarından birinde yüksek lisans yapabilir. Bu eğitimini tamamlayıp yüksek lisans alan psikologa da “uzman psikolog” denilmektedir. Uzman psikolog resmi bir unvan olmasa da bu meslekteki gelenekler, bu unvanı kabul etmektedir. Psikologlar psikolojinin alt dallarından birinde yüksek lisans yapabilir. Psikolojinin kuramsal temel alt alanlarından bazıları şunlardır: Bilişsel psikoloji, deneysel psikoloji, gelişim psikolojisi, kişilik psikolojisi, adli psikoloji psikometri ve sosyal psikoloji. Psikolojinin uygulama alt alanları ise başlıca adli psikoloji, çevresel psikoloji, danışmanlık (rehberlik) psikolojisi, din psikolojisi, eğitim/okul psikolojisi, endüstri ve örgüt (iş ve çalışma) psikolojisi, fizyolojik psikoloji, klinik psikoloji, nöropsikoloji, psikofarmakoloji, sağlık psikolojisi, spor ve egzersiz psikolojisi ile trafik psikolojisinden oluşmaktadır.

Psikoterapist  – Bu, insanları duygusal sorunları için tedavi etmek üzere eğitilmiş herhangi bir profesyonel için genel bir terimdir. Akademik derecelerine bağlı olarak, bir psikoterapist bir psikiyatrist, psikolog veya sosyal hizmet uzmanı (diğerleri arasında) olabilir ve bireyler, çiftler, gruplar veya ailelerle birlikte çalışabilir.

Psikiyatrist  – Bu kişinin tıp diploması vardır ve çoğu psikoterapistin aksine psikotropik ( psikiyatrik ) ilaçları reçete edebilir . Pek çok psikiyatrist – psikofarmakolog olarak anılır – yalnızca reçete ve ilaç yönetimi sağlar ; Konuşma terapisi için ek olarak bir psikoterapiste görünmeniz gerekir. Geleneksel psikiyatristler psikoterapi uygulamaya devam ediyor .

Sosyal Görevli  – İnsanlar “sosyal hizmet görevlisi” ni duyduklarında, hastanelerde ve acentelerde sosyal hizmet sunan profesyonelleri düşünürler. Bununla birlikte, bazı sosyal hizmet uzmanları da psikoterapi uygulamaktadır. Onların eğitim (yalnızca master derecesi sahip olmalarına rağmen) bir psikolog bu biraz benzer, ancak genellikle daha çevrelerindeki bireye uydurulmuş ve bunlar psikolojiktestlerden sağlamaz. Sosyal hizmet uzmanları, lisans aldıkları eyalete bağlı olarak, bir alfabe çorbası arasında LCSW’ler (Lisanslı Klinik Sosyal Görevli), LICSW’ler (Lisanslı Bağımsız Klinik Sosyal Hizmet Görevlisi), LSW’ler (Lisanslı Sosyal Hizmet Görevlisi) olabilir.

Psikanalist  – Profesyonel bir derece aldıktan sonra, bazı psikoterapistler, insanların sorunlarının kökenine inmelerine yardımcı olan bu derinlemesine terapi yönteminde kapsamlı özel eğitime devam ederler. Psikanaliz ilk Sigmund tarafından icat, Freud , eserler bu tek yöntemdir bilinçsiz motivasyon ve – savunma mekanizmaları bu nedenle farkındalığın dışında ve bize zararlı kalıpları tekrarlamaya neden olur. Kanepe, serbest çağrışım, rüya analizi ve aktarım(başlangıçta hastanın duygularını analiste ebeveynlerine aktarması olarak tanımlanmıştır), hepsi psikanalizinayrıcalıklı ilkeleridir. Sessiz terapistin sadece insanların çocuklukları hakkında (daha doğrusu adaletsizce) konuşmak isteyen talihsiz klişesi bu modelden çıkar.

Bugün, birçok psikanalist, Freud’un orijinal düşüncesine dayanan ama aynı zamanda ondan büyük ölçüde uzaklaşan daha çağdaş modellere çekiliyor. Bu terapistler – bazen “ilişkisel analistler” olarak da bilinir – daha aktiftir ve insanların bugünkü sorunları ve bunların geçmiş deneyimlerden nasıl etkilendikleri ile ilgilenirler. İnsanların başkalarıyla yalnızca mevcut korkuları ve kalıpları güçlendirecek şekillerde nasıl etkileşim kurduğuna bakarız ve terapötik ilişki dahil olmak üzere yeni deneyimler ve kendini görme yolları yaratmaya çalışırız. Klişenin aksine, psikanalistler tavsiye ve fikir verir, ancak biz de bundan çok daha fazlasını yaparız.

Geleneksel olarak, psikanalitik hastalar haftada en az üç kez seanslara gelirler ve kanepede uzanırlardı. Günümüzde psikanalitik (veya psikodinamik ) psikoterapi alan birçok kişi haftada yalnızca bir veya iki kez katılmaktadır. Kanepe isteğe bağlıdır; bazı ilişkisel analistler bunu asla kullanmazlar. Psikanaliz, diğer psikoterapi türlerinden ( bilişsel-davranışçı terapi gibi ) daha kapsamlı olması ve semptomları basitçe hafifletmek yerine sorunların derinine inmeyi vurgulaması açısından farklılık gösterir .

Kategoriler
Blog

‘Williams Sendromu’ Terapisinde Yunus mucizesi

‘Williams Sendromu’ yüzünden konuşamayan 8 yaşındaki Ilgım, Antalya’da uygulanan ‘yunus terapisi’ sayesinde şarkı bile söyledi

Hollanda’daki doktorlar ve bir vakfın tavsiyesi üzerine Antalya’da Yunusla Terapi almak için  Antalya Ruhbilim Okulu’na gelen Çiftçi Ailesi, kızlarına terapi uygulattı. Ilgım, 10 gün boyunca her gün yarım saat süreyle yunuslarla terapiye alındı. Sonuçta Türkçe renkleri saymaya başlayıp şarkı söylemeyi öğrenen Ilgım’ın, dikkat yeteneğinde de gelişme oldu. Ilgım’ın hastalığının aortta darlık, öğrenme ve dikkat güçlükleri gibi birtakım belirtiler gösterdiğini dile getiren merkezin sahibi Dr. Murat Kemaloğlu, “Ilgım, her gün müzik eşliğinde yunuslarla yüzdü” dedi. Hollanda’da yaşayan Ziya ve Güneş Çiftçi’nin kızları Ilgım (8), dünyada 20 bin canlıdan birinde görülen ‘William Sendromu’ ile doğdu. Hollanda’ya mutlu döneceklerini belirten Ziya Çiftçi, aldıkları CD’lerle müzikli tedaviyi sürdüreceklerini dile getirdi. Güneş Çiftçi de, “Bu gelişmeler en güzel ‘Anneler Günü’ armağanı. Dünyanın en mutlu annesiyim” diye konuştu. En mutlu anne Nadir görülen bu genetik ve kalıtsal hastalık, kalp rahatsızlıkları, kanda kalsiyum yüksekliği ve bazı organlarda bozukluklara neden oluyor. Çocukların yüzünden de anlaşılabilen hastalığın tipik belirtisi, kalp sorunları ile zekâ geriliği.

‘William Sendromu’ nedir?

Williams sendromu ya da WS, 7. kromozomun uzun kolunda 26 genin silinmesiyle ortaya çıkan; basık burun kökleri, birbirine yakın ve çekik gözler, yüksek üst damak, perimsi (elfin) yüz ifadesi, yabancılara kolay güvenme, geç gelişen dil becerileri, kalp rahatsızlığı, geç gelişen koordinasyon-denge becerisi gibi sonuçlar doğuran nörolojik bozukluktur.

Görülme sıklığı 30.000 doğumda 1’dir. Motor becerileri zor öğrenirler. Sosyal olarak aktiflerdir. Grup aktiviteleri ile gelişme gösterebilirler. Okuma-yazma becerilerini tamamlamakta zorlanırlar, çünkü el-göz koordinasyonu zayıftır. Bu nedenle çok tekrara ihtiyaç duyarlar. Yaşıtlarından daha çok, yaşça büyüklerle iletişim kurarlar, onları taklit ederler. Hafızaları güçlüdür. Düzenli olaylara ilgi duyarlar.

Kategoriler
Blog

Şiddetin izini yunus terapi ile silecekler

Nisan ayında Lüksemburglu 12 çocuğun geleceği Antalya Yunus Terapi Merkezi’nin ilk ziyaretçileri ise 8 ile 12 yaşlarında 3 çocuk oldu. Anne ve babaları tarafından şiddet, işkence, kötü muamele gören Lüksemburglu çocuklar, psikolojik durumlarını yunuslarla yüzerek düzeltmeye çalışıyor. Psikoterapi Uzmanı Dr. Murat Kemaloğlu gözetiminde psikoterapi gören 8 yaşındaki Liz Feiereisen, aynı yaştaki Jason Volter ve 12 yaşındaki Chara Trill, yunusla terapiye katılan ilk çocuklar oldu. Envy Travel sahibi Gamze Güneş tarafından konaklama ve ulaşımları sağlanan çocuklar, 10 gün süresince Antalya’da kalacak. Her gün gerçekleştirilen yarım saatlik yunus terapi ile anne ve babalarının üzerlerinde bıraktığı psikolojik şiddetin izlerini silmeye çalışan Lüksemburglu çocuklar, sağlıklı bir beden, sağlıklı bir beyin ile ülkelerine geri dönecek.

Bu tür şiddete maruz kalan çocukların anne ve babalarını ‘Psikopat’ olarak nitelendiren Dr. Murat Kemaloğlu, “Eğer gerekli psikoterapi bu çocuklara verilmez ise ileride bu çocuklar da anne ve babaları gibi çevresine kötülük saçan bireyler olacaktır. Biz burada çocuklara yunus terapi ile hayatın güzel yönlerini göstermeye çalışıyoruz. Yaşadığı dünyaya, topluma yararlı bireyler olmaları için bir dizi terapi uyguluyoruz” diye konuştu. Nisan ayı sonuna kadar gelecek 12 çocuğun Ekim ayında tekrar Antalya’ya geleceğini kaydeden Dr. Kemaloğlu, “İkinci gelişlerinde farkları gözlemleyeceğiz. Çocukların psikolojik durumuna göre çalışmalarımız devam edecek” dedi.

Kategoriler
Blog

Şiddet mağduru çocuklara Antalya’da yunuslarla tedavi

Antalya Ruhbilim Okulu, Lüksemburglu çocuklara “Yunus Terapi”yle hayata yeniden umutla bakmayı öğretiyor. Türkiye’de 2002’de “Yunus Terapi”yi başlatan Psikoterapist Murat Kemaloğlu, 500 bin nüfuslu Lüksemburg’dan şiddete maruz kalan 6 çocuğun terapiye katıldığını anlatarak “Bir arkadaşım aracılığıyla Lüksemburg’da şiddete uğradıkları için ailelerinden alınarak çeşitli merkezlere yerleştirilen 980 çocuktan haberim oldu. Lüksemburg Aile Bakanlığı’ndan gerekli izinlerin alınmasıyla, bu çocuklardan çeşitli yaş gruplarına dahil 6’sını eğitmenleriyle birlikte okulumuza çağırdık. Hedefimiz, Lüksemburg’da aynı travmayı yaşayan diğer çocukların da terapiden faydalanmasını sağlamak” dedi. Kemaloğlu, yunuslarla yüzmenin insanları neşelendirdiğini, özgüveni artırdığını ve şefkat duygusunu geliştirdiğini vurguladı.

Kategoriler
Blog

Otizmli çocuklar Kemer’de yunuslarla yüzdü

Kemer’deki dolphin parkta 3 ayrı ülkeden gelen çocuklar yunuslarla buluştu. Doktor ve terapistlerle birlikte yunuslarla yüzen çocuklar keyifli anlar yaşadı. Terapi için Romanya’dan oğlu 10 yaşındaki David Stescu’yu Kemer’e getiren Mihail Stescu, daha önce de yunusla terapi için Antalya’ya geldiklerini söyleyerek terapi sonrası oğlunda gelişmeler gördüğünü  belirtti. Yunusla terapinin çocuklardaki düşmanlık duygusunu yok ettiğini belirten Antalya Ruhbilim Okulu’ndan Dr. Murat Kemaloğlu, terapinin 10 gün boyunca 30’ar dakika sürdüğünü ve sonucun gözle görülür şekilde iyi olduğunu kaydetti.

ÖĞRENME SÜREÇLERİ 2 İLE 10 KAT ARTIYOR

Romanya’dan gelen David Stescu’nun ilk geldiğinde konuşmasının bir iki kelime ile sınırlı olduğunu belirten Kemaloğlu, yunuslarla terapi gören çocukların öğrenme süreçlerinin 2 ile 10 kat arasında arttığını dile getirdi. David Stescu’nun şimdi 5-6 cümle kurabildiğini söyleyen Kemaloğlu, otizmli Romanyalı çocuğun normal çocuklarla aynı okula gittiğini ve onun otizmli olduğunu kimsenin anlamadığını belirtti.