Hayatta “alt tarafı bir soru sormak” ne kadar zor olabilir ki? Alt tarafı derken bu sorunun önce altına sonra da üstüne bakacağız. Soru bir kadına arkadaşlık teklif edebilme yani tabiri caiz ise çıkma teklifinde bulunma. Bu soruya ilk başta günümüzün trendi olan “aşağı bakmayacağız” ile değil 80 döneminin trendi olan “Kadayıfın altının kızarıp kızarmadığına bakacağız” ile çözülmesi gereken bir durum bu. Bir erkek neden alt tarafı 5 saniyelik bir soru için niye seneler boyu yırtınır ? Alt taraf demişken bu sorunun altında yatan reddedilme korkusu, utangaçlık ve kendini daima eksik görmek ve tabi çevrendekiler “sözde” en yakının olan kişiler eksik olduğun tarafını sana gösterirse bal gibi de olur. Bu olumsuz hisler ve düşünceler insanda alışkanlık yapar. Esasında bu olumsuz düşünceler sadece arkadaşlık teklifinde bulunmak isteyip bulunamama konusunda değil her konuda geçerlidir.
Pozitifin negatif olduğu bir dönemde olsak da bu tarz alışkanlıkları kırmak için negatifi pozitife dönüştürmek gerekir. Yani reddedilme korkusunu cesaretli olmaya, kendini eksik hissetme düşüncesini yeterli olduğuna dönüştürmek şart. Çünkü altın gibi değerliyiz ve değerimiz asla kaybolmaz sadece kendimize nasıl bakmayı bilmemiz gerek. altının alış ve satış fiyatı değişebilir ama insanın alış ve satış fiyatı olmaz. Altını alan ve satan insandır ama insanı satın alıp satmaya çalışan zaten insan değildir. Bunun farkında olmazsak boynu bükük solmuş bir gül gibi yaşarız. Altın gibi değerli olduğumuzu hatırlamak ve içimizdeki olumsuz düşüncelere değerli olduğumuzu kabullendirtmek gerekir. Çünkü kadayıfın altı kızardı yani vakit geldi çattı. Kendimize boşu boşuna yarattığımız sıkıntılarımızın hep üstüne baktık. Sıkıntı ve alışkanlıkların aşağısına bakınca da bu sıkıntılarında altındakilerini gördük. Bir daha aşağısına bakmayacağız.
Çünkü biz altın gibi değerliyiz ve solmuş boynu bükülmüş bir gül gibi yaşamayı bırakıp gül gibi açmamız ve açılmamız lazım.